door Uğur Pekdemir, Sözhakkı, Kasım/Nov 2008, sayfa/blz 18
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) başlayan ekonomik kriz giderayak Avrupa ülkelerini, daha sonra -şimdilik kısmen de olsa- tüm dünya ülkelerini olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Amerika’da başlayıp küreselleşme belirtileri gösteren ekonomik krizin temelinde; ABD’deki ipotek bankalarının ödeme gücü zayıf bireylere geçtiğimiz yıllarda faizi düşük ipotekli satış (mortgage) kredisi vermeleri, birkaç yıl sonra da faiz oranlarını yükseltmeleri yatmaktadır. Bu da; alt ve orta gelir tabakalarındaki bireylerin ipotekli satış kredilerini geri ödeyememelerine neden oldu. Alım ve satım gücünü, dolaşım çarkının dönmesini sağlayan “ipotek sistemi”ni önce darboğaza sonra çıkmaza soktu. Somut olarak; konut kira gelirlerinin ve satış fiyatlarının piyasa değerlerinin çok altına düşmesine neden oldu.
ABD’de ipotek bankaları konut kredileri için gerekli parayı yatırım bankalarına verdikleri tahviller ile borçlanarak sağlıyorlardı. Ödenemeyen krediler arttıkça bankaların güvence olarak gördükleri evlerin fiyatları düştü. Kredilerin ipotek bankalarına geri dönmesi önce zorlaştı sonra durdu.
Ana hatlarıyla bu tablo giderayak küreselleşmeye başlayan ekonomik krizin temelini oluşturdu.
Krizi besleyen iki temel faktör
İpotekli satış kredilerinin ve faiz oranlarının yapısal dengesinin bozulması, konut fiyatlarının orantısız düşmesi ve yükselmesi.
Genişleyen kriz çemberi
Konut ve inşaat sektöründe kendini gösteren kriz; finans ve sigorta, işletmecilik ve madencilik sektörlerine de yansıdı. Önce, bu sektörlerin büyüme hızı yavaşladı. Sonra da durgun suya atılan taş misali kriz çemberi genişledi ve ekonominin tüm ayaklarına, kollarına, damarlarına dolayısıyla bedenine yayılmaya başladı.
Hollanda’da durum
Doğal olarak Hollanda da bu küresel gelişmeden nasibini aldı. İlk ve belirgin olumsuz yansıma burada da kendisini bankacılık sektöründe gösterdi. Biraz geç kalınmış olsa da iflas eşiğindeki bankalara (Fortis, ABNAMRO) şartlı mali destek sağlanarak satın alındı, –şimdilik- kamulaştırıldı. Aynı zaman Hollanda hükümeti, ING bankasına 10 milyar euro maddi destek sağladı. Bu banka aynı sigorta firması Aegon gibi finans sektöründeki krizden etkilenen kuruluşlara destek sağlanması amacıyla oluşturulan 20 milyar euroluk özel fondan yararlanan kuruluşlardır.
Rabobank Hollanda’da şu an için en az etkilenen banka görünümünde.
Bunun temel nedenlerinden birincisi borsada hissesinin olmaması, diğeri yapısal olarak ortaklık (kooperatif) sistemine dayanması.
Hollanda’da genel ekonominin etkilenişi bireylerin yaşamında henüz kendisini somut olarak belli etmiş değil. Fakat bir gerçek var ki halk psikolojik olarak epeyce etkilenmiş görünüyor. Bunun somut yansıması ev satışlarında, tatil rezervasyonları ve günlük alışverişlerde gözlemlenmekte.
Türkiye’de durum
Hükümet yetkilileri alınan önlemler sayesinde Türkiye ekonomisinin bu krizden etkilenmediğini belirtiyorlar.
İşveren çevreleri ise hükümeti krizi görmezlikten gelmekle suçluyorlar.
Şu anda Avro’nun ve Dolar’ın yükselişe geçmesi tesadüf mü yoksa krizin sonuçlarından biri mi, henüz tam belli değil!
Bundan sonraki varsayımlar
Küresel anlamda bu ekonomik krizin Asya ülkelerini daha az etkileyeceği, Avrupayı kısmen etkileyeceği fakat özelliklle ABD’yi şiddetle etkilemeye devam edeceği varsayılmaktadır.
Ekonomist Uğur Pekdemir TANNET’in başkanı.
Leave feedback about this